Antalya

7AqM...pbJu
31 Jan 2024
25

ANTALYA GEZİ REHBERİ: 48 SAATTE ŞEHİRLE KAYNAŞMA PLANI
Antalya deyince sizde de kontrol edilemez bir sempati duygusu uyanıyor mu? Hani hiç gitmemiş, ne bilelim bir kez bile görmemiş olsanız bile “ya görsem kesin severim oraları” duygusu aklınızı çelmiyor mu? Yazın 450 derece sıcağında bile adeta Burger King sloganı gibi ateş sizi çağırmıyor mu? Sıcak ikliminden midir, denizinden midir, yaz kış demeksizin “Antalya’nın tadını yine turistler çıkardı” haberleri sebebiyle “ulan bu sefer de tadını ben çıkarayım memleket benim değil mi kardeşim” düşüncesinin verdiği gazla mıdır bilmiyoruz, daha gitmeden bile bizde acayip bir Antalya sempatisi söz konusuydu. Bu durumun bize verdiği yetkiye dayanarak planladığımız Denizli/Pamukkale – Salda Gölü – Kaş rotamıza Antalya merkezini de ekleme kararı aldık, e bize kalırsa çok da iyi ettik.
Bir Antalya gezisi planlamak pek de kolay değil, çünkü maşallah Antalyacığımız yayılmış da yayılmış, bir yerinden bir yerine 3 saatte gidiyorsun falan. İşin kötüsü “aman o tarafına da gitmeyiverelim” diyebileceğiniz bir yer değil, her yerinden bir antik kent, bir doğa harikası, bir mağara, şelale falan fışkırıyor, tamam diyorsunuz biz bu gezide ayvanın büyüğünü yedik. Neticede biz de sınırlı zamanımız sebebiyle öyle görmeyi ümit ettiğimiz her yere uğrayamadık ama, 2 günlük bir Antalya gezisini olabilecek en iyi şekilde değerlendirdiğimize emin olabilirsiniz. Bu Antalya Gezi Rehberi yazımızı da zaten daha çok 48 saatte Antalya’daki zamanınızı en iyi nasıl değerlendirebileceğinize dair potansiyel bir plan olarak değerlendirebilir, ilgi alanlarınıza ve zamanınıza göre ekleme çıkarma yapabilirsiniz. Aksi takdirde Antalya’yı hakkını vererek gezmek için bayağı uzun bir zaman gerekir, bu da bir gerçek.


Antalya Gezi Rehberi: Antalya’da Nerede Kalınır?

Aslında bu sorunun cevabı Antalya’ya ne gaye ile gittiğinizle doğrudan ilişkili. Eğer açık büfede kendinizi kaybedip tabaklara sığamayarak parmaklarınızın arasına yeşil soğan sıkıştırdığınız, havuz başında 7 farklı kokteyl söyleyip her dalıp çıkışınızda farklı birinden yudum aldığınız “UBER MEGA ULTRA HER ŞEY DAHİL” konseptli bir otel arıyorsanız o öneriyi verebilecek doğru kişiler biz değiliz. Yok henüz kontrolü o denli kaybedecek raddeye gelmediyseniz ve hala çizginizden çıkmıyorsanız ama yine de deniz odaklı bir geziye çıkıyorsanız sizi Kaş’a yönlendirebiliriz, onun için Kaş gezi rehberimize bakarsınız zaten. Bunun dışında eğer bir yere tatil cenneti denilecekse o unvanı en hak eden yer olan Antalya’da denize girilecek yerlerin Manavgat, Side, Belek, Kemer, Alanya, Olympos, Adrasan şeklinde uzayıp giden ve adama aklını kaçırtacak bir listesi mevcut, işin içinden çıkmak zor doğrusu. Bu kısmı henüz deneyimlemediğimiz için bir öneride bulunamıyoruz.
Canım madem bir şey önermeyecektin ne diye buraya Antalya’da nerede kalınır yazdın diyen sabırsızlar, beni Seda Sayanlaştırmayın, oraya da geldik. Yukarıda da belirttiğimiz gibi biz Antalya’da büyük ölçüde bir şehir gezisi yaptığımız, yani Antalya’yı turistik keşif amaçlı ziyaret ettiğimiz için şehrin “Old Town bölgesi” sayılabilecek Kaleiçi’nde kalmayı tercih ettik ve Neredekal.com üzerinden ayarladığımız Delight Deluxe Boutique Hotel’de kaldık. Otelimiz tam anlamıyla Kaleiçi’nin göbeğindeydi ve bölgeyi yürüyerek dolaşabilmemiz konusunda bize bayağı kolaylık sağladı, benzer bir gayeniz varsa tercih edebilirsiniz.


Antalya Gezi Rehberi: 48 Saatte Antalya’da Gezilecek Yerler

Yukarıda da söyledik, şimdi yukarıları atlayıp hop diye işine yarayan yeri okumaya gelen kalpsizler için bir daha söyleyelim, biz Antalya Gezi Rehberi yazımızı 48 saatte Antalya’dan en çok verimi alabileceğiniz şekilde oluşturmaya çalıştık. Aksi takdirde gerçekten keşfedilecek o kadar fazla yer var ki, çok uzun günler ayırmanız gerekir.
UZMANLAR ÖNERİYOR (uzmanlar derken biz yani çok şey yapmayın): Bu planı özellikle havanın çok sıcak olmadığı zamanlarda “ya şöyle 2 gün bir yerlere gitsek” gazına gelip hafta sonu keşfine çıkacak farklı bir yer aradığınızda uygulamanı şiddetle önerimizdir. Evinizde 2 gün poponuzu devirip yatacağınıza 1 şehir ile daha tanışmış olursunuz, fena mı?
*Antalya Kaleiçi
Aşağıda Kaleiçi’nde uğrayabileceğiniz birkaç noktayı daha spesifik olarak anlatacağız ama, bizce öncelikle şöyle bir genel olarak Kaleiçi’ni turlamanız, sokaklarını dolanmanız Antalya geziniz için olmazsa olmaz aktivitelerden. Gerçekten Kaleiçi’nin bu kadar güzel olduğunu oralara gidip de sokaklarında dolaşana kadar bilmiyor ve böyle bir görüntü beklemiyorduk. Tabii ki Kaleiçi’ni yalnızca “ay çok güzel ya portakal çiçekleri falan, şurda beni bi’ tek çek hadi” diye değerlendirmek doğru olmaz. Osmanlı, Roma, Bizans, Selçuklu gibi birçok farklı kültüre ev sahipliği yapmış, Antalya’nın mimari geçmişine dair izlenimler edinmenizi sağlayan bir bölgede dolaştığınızın farkındalığını yaşayarak gezmek emin olun bu geziyi daha etkileyici kılacaktık.
Kaleiçi’ni gezmeye nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız sizin için küçük bir rota da çıkaralım. Hadrian Kapısı’nın olduğu taraftan giriş yapıp sokakları dolaşarak Hıdırlık Kulesi’nin orayı bitiş noktası şeklinde belirleyebilirsiniz. Dediğimiz gibi ara sokaklarda dolanmanızda fayda var, zira turistlere de yönelik olduğu için bu bölgeye ekstra özen gösterilmiş ve gerçekten çok güzel görüntüler veriyor. Bu sokaklarda dolanma sürecinde civarınızda Saat Kulesi, Yivli Minare, Suna & İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi, Atatürk Evi gibi noktalar olduğunu da hatırlatalım, ilgi alanınıza göre bu noktalara da uğrayabilirsiniz. Bunun dışında Kaleiçi’nde ilginizi çekebilecek birkaç farklı noktayı aşağıda detaylandıralım.
*Bu civarda akşam vakit geçirebileceğiniz, içki içebileceğiniz yemek yiyebileceğiniz bir sürü mekan var. Denediğimiz birkaç tanesinden aşağıda bahsedeceğiz.
Kesik Minare bu fotoğraftan bile dikkatinizi çekti di mi?
*Kesik Minare Camii
Kaleiçi sokaklarında dolaşırken minaresinin görüntüsü sebebiyle çok yüksek ihtimalle dikkatinizi çekerek “abi bi’ şeyler eksik ama ben de tam şey yapamadım” duygusunu yaşatacak bir cami ile karşılaşacaksınız; Kesik Minare Camii. Bu caminin tarihi aslında oldukça gerilere dayanıyor. Antik bir tapınak halindeyken kiliseye çevriliyor ve Bizans döneminde “Panaghia Kilisesi” adı ile biliniyor. Sonra Selçuklu döneminde camiye çevriliyor. Ardından bölgedeki Selçuklu hakimiyeti sona erince tekrar kilise yapılıyor falan derken neticede II. Beyazıt’ın oğlu bu yapıyı tekrar camiye çeviriyor ve cami olarak da kalıyor. 1800’lü yılların ortasına kadar cami olarak kullanılmaya devam etse de yaşanan büyük bir yangın sebebiyle caminin minaresinin ahşap olan kısmı da yanıyor ve caminin minaresi bu hale geliyor. Yapı şu anda kullanılabilir ve ibadete açık bir halde değil, ancak hem kendisini hem de kesik görüntüsüyle mutlaka dikkatinizi çekecek minaresini görebilirsiniz. Biz bu minare neden bu halde diye çok merak etmiştik, sebebi bu-imiş.
*Hadrian Kapısı
Kaleiçi rotanıza başlamak için oldukça mantıklı bir nokta olan Hadrian Kapısı (halk arasında Üç Kapılar diye de geçiyor, çünkü bilin bakalım kaç kapıdan oluşuyor), Antalya’daki tarihi yapılar arasında en iyi şekilde korunmuş olan eserlerden biri olarak kabul ediliyor. Hadrian Kapısı bir Roma dönemi eseri ve adı sebebiyle inceden sezebileceğiniz üzere Roma imparatoru Hadrian adına yapılmış, bunun sebebi de kendisinin zamanında Antalya’yı ziyaret etmiş olmasıymış. Kendisi “Pamphylie” kentlerini dolaşırken “Attelia’ya (evet Antalya’nın eski adı) bu kapıdan giriş yapmış. Zaten kapının içinden geçip şehre karışırken “ya buraya basmak legal mi acaba” gibi bir hisse kapılıyorsunuz, bu şekilde tarihin bir parçası olmak insanı ilginç hissettiriyor doğrusu. Antalya’ya kadar gitmişken mutlaka görmek gerek!

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to efee82

0 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.